18 Ocak 2014 Cumartesi

Ana dilde egitim ülkeyi neden bölmez?

Yasar Kemal, "Söz, insandır," der bir yazisinda. Bir insani olusturan bütün ögelerin konusulan dile yansidigini anlatir bu cümlesiyle. Gercekten de bir dilde o dili konusanlarin bütün özelliklerini, dünyaya bakisini, olaylari kavrayis bicimini bulmak mümkündür. Bir dili yasaklamak, onun önüne engeller koymak demek, o dili konusanların varolus bicimini yasaklamak demektir. 

Bununla beraber insan hakları beyannamesinde dil özgürlügü diye bir sey yoktur. Yani bu beyannameye göre bir dili yasaklamak, insanlık sucu degildir. Yalnızca, bir insan, etnik kökeninden dolayi ayrımcı muameleye tabi tutulamaz, denir.

Yani su demek isteniyor: insanı etnik kökeninden ötürü asagılamayacaksın. Ama o insanın kendi dilinde egitim görmesini engelleyebilirsin. Yani asimilasyon yapabilirsin. Ama asimile ettigin insanları asagılayamazsın. Asiri kapitalist bir mantiktir bu.

Yine de kapitalizm asimilasyona hicbir zaman sıcak bakmamistir. Cünkü Yasar Kemal`in dedigi gibi dil ile insan arasında varolussal bir birliktelik vardır. Biri yasaklı ise öteki özgür olamaz. 

Örnegin Dostoyevski`nin Budala adlı romanının son sayfalarında, kahramanlardan biri "Bir araya gelelim de söyle bir Rus gibi doya doya aglayalım" der.

Belki hicbir millet Ruslar gibi aglayamaz. Belki iclenmeyi, özlemeyi , hasreti en iyi onlar bilirler. Sibirya gibi bir ucsuz bucaksızlıgın kıyısında yasamak, ara ara o uzaklıklara sevgiliyi, ogulu, babayı vermek zorunda kalmak mıdır bunun nedeni? Bilinmez. Bunlar insanlıgın sırlarıdır. Nitekim her dilin altında böyle binlerce sır gizlidir.

Faulkner, Ses ve Öfke romanında günesi, ufuk cizgisine yaklasmakta olan kanlı bir yumurtaya benzetir. O günes, bütün dünya dillerinde "Sun"dır artık. "Sun", yani Faulkner`in gördügü günes anlamında. 

Bir dilin egitim dili olmasını engellemek, o dilde kitap basilmasini yasaklamak; o dili genc kusaklardan koparmayi amaclar ve bu yüzden direkt asimilasyon kapsamına girer. Batı ülkelerinde bir sınıftaki göcmen cocuk sayısı 5`i astıgında, o sınıfın müfredatına, göcmen cocuklarının kendi dillerini konusabilecegi dersler bu yüzden ilave edilir. Insanlarin asimile olmasini engellemek icin. Dil ile insanın varolusu arasındaki kopmaz baglara saygıdan ötürü.

Ama öte yandan ana dilde egitimin ülkenin bölünebilecegi endisesi dogurdugu da bir gercek. Bu endiseyi tasıyanlarca farklı diller, insanların birbirini anlamasını güclestirir, bu da giderek ülkenin bölünmesine yol acar.

Dogru gibi görünen, ama aslinda banal bir düsüncedir bu. Cünkü birden fazla dil konusulan ülkelerde insanlarin birbiriyle anlasabilmek icin cok dilli bir yasam sürdürdügü gercegini göz ardi eder. Bu ülkelerde cok dilli olmak yasamin dogal bir görünümüdür. Hatta sunu söyleyebiliriz: dünyada cok dillilik, tek dillilikten daha yaygindir. Sonucta bu dillerden biri digerlerini gecerek ülkenin "Lingua Franca"si olur. Rusya`nin Lingua Franca`si Ruscadir örnegin. Türkiye`nin Türkce`dir.

Hatta bazi ülkelerde, yerel bir dilin üzerinde calisilarak "Lingua Franca" haline getirildigini görüyoruz. Örnegin Almanya`da Hoch Deutsch (Yüksek Almanca) Alman Birligi`nin dili olarak Bismarck tarafindan bile isteye, yapay bir sekilde gelistirilmistir. Endoneya`da Malay Dilinin bir koluna evrim gecirtilerek bu dil, Endonezya`nin ortak dili olarak kabul edilmistir. Oysa Endonezya`da halkin ezici cogunlugu bu dili degil, Cava dilini konusur. Yine Pakistan`da Urdu dili, ülkenin ortak dili olarak, bilincli ve biraz da ideolojik bicimde gelistirilerek "Lingua Franca" haline getirilmistir. Filipinler`deki Filipino, yerli dili Tagalog`un gelistirilmis bicimidir.

Cok dilli ülkelere en iyi örnek, tabii ki, Hindistan`dir. Bu ülkede 330 dil konusulmakta. Bunlardan 22 adedi ülkenin resmi dili. Ana dilde egitim ülkeyi bölseydi, Hindistan`ın en azından 22 parcaya ayrılması gerekirdi. Ama ülke sapasaglam yerinde duruyor. 

Nitekim Hindistan ile Pakistan arasındaki bölünme de dil temelinde degil, din temelinde olmustur. Ama Pakistan`ı kuranlar Urdu dili adı altında, Hindce`nin Arap harfleriyle yazılmıs bicimini biraz farklılastırarak konusmaya devam ettiler. 

Yani yolları ayrılan insanlar, bir bakima aynı dili konusmaya devam ediyorlar, demek istedigim bu. Iste Kuzey ve Güney Kore. Iste bir zamanlar birbirinin canına kasteden Sırplar`la Hırvatlar, Sırplar`la Bosnaklar.. Bunların konustuklari dil birbirinin hemen hemen aynı degil mi?

Hatta belki sunu bile söyleyebiliriz: Bölünme daha cok aynı dili konusan insanların arasında inanc ve dünya görüsü farkliligindan ötürü meydana gelmektedir. Cünkü Mevlana`nin dedigi gibi aynı dili konusanlar degil, ancak aynı duyguları paylasanlar anlasabilirler. Bir bölünme dil farklılıgı temelinde gelismisse, bunun mutlaka daha derinde yatan ve inanc ve dünya görüsü farklılıgından kaynaklanan bir baska nedeni vardir.

Neden Isvicre Almanları, Alman birligine katılmayıp, Fransız ve Italyanlarla birlesmeyi tercih ettiler? Cünkü Isvicre Almanları Kalvinistti. Kalvinistlerle Luteryenler arasındaki iklim farklılıgı vardi. Bu da Isvicre Almanlarının birlige katılmasına engel oldu. 

Tersine, bu inanc ve kültür farkliligi yoksa, ana dilde egitim ülkenin yapisini saglamlastırır. Dillerden biri veya tamamen disardan bir dil (örnegin Hindistan`da Ingilizce bir zamanlar böyleydi) "Lingua Franca" olarak secilir. Halk, kendi evinde ana dilini, carsida pazarda ise bu genel gecer dili konusur.  

Hemingway, Afrika`nin Yesil Tepeleri adli romaninda söyle der: "Ne o bir kelime Ingilizce biliyor, ne de ben bir kelime yerli dili konusabiliyordum. Ama buna ragmen simdiye kadar bir av arkadasımla hic bu kadar ayrıntılı bir av planı yapmamıstım."

Insan budur iste. Ana dilde egitim ülkeyi bu nedenle bölmez. Aksine ülkeyi saglam kilar. Cünkü insan, saygı, sevgi ve kabul gördügü yere aittir.

Bunlardan sonra acınız 3.10.2013 tarihli Radikal`i. Su haber karsınıza cıkar: TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof.Dr.Burhan Kuzu, Anadilde eğitimin Türkiye'yi böleceğini öne sürdü: Bir tek Kürdün anası yok ki, 18 tane etnik grup anasını alıp gelirse ne yapacağız? dedi.
 
Gülmek mi, yoksa aglamak mi lâzım gelir, bilemiyorum. Üstelik bunu söyleyen Anayasa Hukuku profesörü. Olayi vahim kilan da bu.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder