Erdogan`in cumhurbaskanligi seciminde
aldigi %51,7`lik oy, yandas medyanin rüzgârina kapilarak abartiliyor belki, ama
bu sonuclarla Erdogan`in hedefledigi baskanlik sisteminin gerceklesme
olasiliginin hemen hemen sifirlandigi da bir gercek. %1,7`lik farkla sistem
degistirilemez. Olsa olsa zorlanabilir. Zorlamalarin sonucunda 1,7`lik fark da
kaybedilir. Ayrica bu sonuclarla Erdogan karsiti muhalefetin Ege ve Akdeniz
kiyilarindan ic kesimlere dogru yayildigi ortaya cikti. Bakiniz Harita 1 ve 2.
Harita 1: 30 Mart secimi sonuclari.
Sari renk AKP`nin, diger renkler ise muhalefetin cogunlukta oldugu illeri
göstermektedir.
Harita 2: Cumhurbaskanligi secimi
sonuclari. Sari renk AKP`nin, diger renkler ise muhalefetin cogunlukta oldugu
illeri göstermektedir.
Cok önemli bir gelisme de Erdogan`in
Istanbul`da %49,87 oy almis olmasidir. Bu sonucun anlami Istanbul`un en azindan
birinci turda Erdogan`a cumhurbaskanligi vizesi vermedigidir. Istanbul`un
Anadolu`nun önderi oldugunu, bütün Anadolu biraz gecikme ile de olsa er veya
gec Istanbul`u takip edecegini düsünürsek, Erdogan karsitliginin önümüzdeki
yillarda Anadolu`nun bütününe yayilacagini var sayabiliriz.
Erdogan`a karsi birlesmis olan 14
parti, aslinda bir anti-Erdogan blogudur. Bu blogun icinde sayisiz celiskiyi
barindirdigi, dolayisiyla siyasi acidan bir anlami olmadigini söyleyenler
cikabilir. Ama bunu söyleyenler Türkiye`de muhalefetin zaten büyük ölcüde Erdogan-karsitligina
indirgendigi gercegini göz ardi etmektedirler. Isterse ideolojik ve sosyolojik
acidan bir corba, bir karisim olsun, bu Erdogan karsitliginin Türkiye`deki
rejimin gelecegi ile ilgili net bir anlami var. O da sudur: Erdogan, baskanlik
ve yari baskanlik sistemini getirmek istiyor. Anti-Erdogan blogu ise buna karsi
ve bu karsitlik giderek daha da yayilacak.
Türkiye`de ilk defa sistem sorgulandi:
cumhurbaskanligi secimlerinin gizli anlami buydu. Ve sorgulamayi Erdogan kil
payi farkla kazanabildi. Üstelik bütün devlet imkânlarini kanunsuz bir sekilde
sonuna kadar kullandigi, TRT basta olmak üzere bütün yandas medyayi seferber
ettigi halde... Sandiga gitme orani düsük olmasa idi Erdogan ancak
ikinci turda kazanabilecekti. Bunun anlami aslinda Erdogan karsitliginin
gücünün oraninin %50`lerin cok üzerinde oldugudur. Böyle bir tablo varken
baskanlik sistemi kurulamaz.
Dolayisiyla CHP-MHP koalisyonunun, kendisini
meydana getiren ögelerin niteliginden bagimsiz olarak sistem tartismasi
acisindan bir anlami vardir ve bu anlam, ögeler arasindaki celiski ve farkliliklari
ikinci plana itecek kadar baskindir.
Yani su anda CHP`deki ulusalci kanatin
öne sürdügü sekilde, CHP, CHP olarak kalmaliydi ve kendi icinden cikan birini öne
sürmeliydi, tezi gecersizlesmistir. Cünkü Türkiye`de muhalefet artik demokratik
ilkeler, insan haklari, kadin erkek esitligi, yoksulluk ve issizlikle mücadele
gibi demokratik talepler etrafinda sekillenmiyor. Muhalefetin ana temasi, her
ne pahasina olursa olsun Erdogan`in durdurulmasi, sistemi zorlamasinin önüne gecilmesidir.
Bütün diger etkenler daha sonra, yani Erdogan`in defteri dürüldükten sonra
gündeme gelecektir. Bu acidan blogun icindeki her cözülme Erdogan`i
güclendirecek, blogun birligini güclendiren her adim ise onu zayiflatacaktir.
Peki neden baskanlik sistemine
gecmemek Türkiye icin bu kadar önemli. Cünkü Türkiye`deki baskanlik sisteminin,
Amerika Birlesik Devletleri`ndeki gibi, diktatörlügü önleyici ara
mekanizmalari, büyük bir olasilikla olmayacaktir. Ortaya cikacak olan sistem,
az cok farkliliklarla Türkmenistan, Özbekistan veya Kazakistan`daki Nazarbayev
rejimleri gibi bir sey olacaktir. Evet, kalkinma hizlanacak, Türkiye büyük bir
olasilikla bir türlü kiramadigi %4`lük büyüme zincirini kirarak %5`lere dogru
yol alacak. Orasi dogru. Ama bu sonuc, Cin gibi ücretlerin asiri düsürülmesi
yoluyla gerceklesebilecektir. Yiginlari bir tas pirinc karsiliginda bütün gün
calismaya razi etmek veya onlari buna zorlamak yoluyla. Ücret düsüklügünün
toplumsal patlamaya yol acmamasi icin de faizler düsürülerek üretimin
artirilmasi ve böylelikle issizlik sorununa care bulunmasi amaclanmaktadir.
Yani issizlik azaltilacak, herkesin bir isi olacak, ama bunlar neredeyse bogaz
tokluguna calisacaklar. Borsa, para piyasalari her sey olacak. Ama bu
piyasalardaki oyuncular büyük ölcüde yabancilar ve onlarin yerli ortaklari
olacak. Cünkü halkin elinde borsada yatirim ya da mal piyasasinda tüketim
yapacak kadar para olmayacak. Faizler düsecek, ama bu amacla ortaya cikarilan
para halkin eline gecmeyecegi icin enflasyon yaratmayacak. Yani Cin modeli..
Baskanlik sisteminin ekonomik anlamda özeti bu aslinda.
Peki bunlar kötü mü? Kalkinmanin bir
bedeli yok mu? Kalkindiktan sonra herkes istedigini fazlasiyla almayacak mi?
Meseleyi iyi veya kötü karsitliginda ortaya koymamak gerekir. Mesele, Türkiye`de
böylesi Cin veya Özbekistan modelinin uygulanmasinin aslinda olanaksiz
olusudur. Bati`nin kapisinda yasayan Türkiye, Asya`nin derinliklerindeki ülkelerin
moduna giremez. Türkiye gecmiste de, hatta 1923-1950 arasinda da böyle bir moda
giremezdi. Türkiye`nin kurulus yillarina bakarsak, Atatürk devrimleri denen
teorik birikimin baslangicinin aslinda 1800`lerin basinda kadar giden 100-150
yillik bir sürecin ürünü oldugunu ve bu teorik bütünlüge tamamen bati normlarinin hakim
oldugunu görürüz. Bu acidan Türkiye istese bile bir Özbekistan ya da bir Cin
olamaz. Gecmiste de olamazdi. Türkiye`nin dönüsümü büyük ölcüde Istanbul`da
merkezilesen entelijansiyanin ürettigi teorik malzeme ile gerceklesmistir.
Erdogan`in özelligi bunu anlamaktan uzak olmasidir. O köylü nüfustan aldigi
oylarin cogunluk teskil etmesinin bir toplumu degistirmek icin yeterli oldugunu
düsünüyor ve neredeyse 200 yillik entellektüel birikimi kücümsüyor, köylülügün
muhafazakârligina siginiyor. Cünkü bugünkü Kayseri`nin, Gaziantep`in, Yozgat`in
Türkiye`ye yön veren entellektüel birikimle zaten hic temasi olmadi. Üstelik o
entellektüel birikime tepkiliydiler Simdi de tepkilidirler. Bir Kayseri,
Özbekistan modeliyle cok rahat yasar. Ama Türkiye`nin turizme ve Bati`ya acik
bati bölgelerinde bu modelin uygulanmasi tek kelimeyle olanaksizdir.
Cünkü Türkiye`de ücretler Banglades
seviyesine istense de indirilemez. Düsük ücret konusunda Türkiye bu ülkelerle
rekabet edemez. Türkiye bu noktalari coktan gecti. Onun tek ama tek secenegi
teknoloji agirlikli ürünler üretmektir. Bu ise demokrasi, entellektüel birikim,
cok iyi bir egitim sistemi ve asil önemlisi yeni fikirlere acik bir tartisma
ortami ister.
Anti-Erdogan blogu, Erdogan`in Özbekistan-Cin
modelinin karsisina; cari acik, issizlik ve disa bagimliliktan kurtulma
anlaminda teknolojik icatcilik, yeni fikirler ve markalasma fikirleriyle
cikiyor. Yani bir anlamda Almanya-Kore-Japonya modeliyle.
Yani Erdogan karsitligi, sadece bir
kisiye duyulan nefrete indirgenemez ve onun aslinda bir ekonomik-sosyolojik
temeli vardir. CHP MHP koalisyonu bu nedenle cok akli havada, absürd bir fikir
degildir. Cünkü bu ortaklik, aslinda Erbakan hareketinin tirmanisa gectigi 1990`li yillarda billurlasmaya baslayan ve biraz da askerlerin iteklemesiyle 90`larin
sonunda iktidara gelen Ecevit-Bahceli ortakliginin devamidir. Model, Ecevit`in
iktidari yillarinda cürümüs askeri vesayet rejimiyle arasina gereken cizgiyi
cekemedi. 2001 krizi ile noktalandi. Ortaklik simdi tekrar gündeme geliyor ve tekrar
iktidara yürüyor. Bu sefer arkasinda eskisi gibi asker destegi yok. Üstelik Kayseri,
Yozgat ve Gaziantep`teki milyonlar da aslinda onun karsisinda. Fakat model
azinlikta kalmaya mahkum degil. Cünkü cok yakinda ona yeni katilimlar olacak.
AKP`den kopan büyük bir parca bu bloga katilacak. Abdullah Gül`den
bahsediyorum.
Cünkü bugünlerde cesitli yollarla
bizzat Erdogan tarafindan, AKP saflarinda marka yaratmaya ve teknoloji
agirlikli ürünlerin üretimine yönelik ekonomik modeli savunan Ali Babacan ve
ekibinin ve onun destekleyicisi Abdullah Gül`ün önü kesilmeye calisilmaktadir.
Bu gelisme büyük bir olasilikla AKP`den büyük bir parcanin koparak muhalefet
saflarina katilmasi sonucunu verecektir. Bu parcanin merkezinde de büyük bir
ihtimalle Babacan-Gül ikisili olacaktir. Yani AKP`nin Erdogan
ayrildiktan sonra parcalanmasi bir bakima kacinilmazlasmaktadir.
Erdogan`in karsisindaki bu teknoloji
agirlikli üretimi savunan model, Türkiye`nin simdiye kadar gösterdigi gelisime,
insanlarinin yapisina ve entellektüel birikimine cok daha uygundur. Modelin
asil gücü de bu tarihi boyutundan kaynaklanmaktadir aslinda. O nedenle Erdogan
sürekli eski Türkiye`ye saldiriyor. Modeli savunanlar hâlâ kendi güclerinin
farkinda degil ve yandas medyanin algi operasyonlarinin sonucu olarak umutsuzluga
kapiliyorlar, hepsi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder