15 Ağustos 2014 Cuma

Erdogan Karsitliginin Büyümesi Kacinilmaz

Erdogan`in cumhurbaskanligi seciminde aldigi %51,7`lik oy, yandas medyanin rüzgârina kapilarak abartiliyor belki, ama bu sonuclarla Erdogan`in hedefledigi baskanlik sisteminin gerceklesme olasiliginin hemen hemen sifirlandigi da bir gercek. %1,7`lik farkla sistem degistirilemez. Olsa olsa zorlanabilir. Zorlamalarin sonucunda 1,7`lik fark da kaybedilir. Ayrica bu sonuclarla Erdogan karsiti muhalefetin Ege ve Akdeniz kiyilarindan ic kesimlere dogru yayildigi ortaya cikti. Bakiniz Harita 1 ve 2.
Harita 1: 30 Mart secimi sonuclari. Sari renk AKP`nin, diger renkler ise muhalefetin cogunlukta oldugu illeri göstermektedir.
Harita 2: Cumhurbaskanligi secimi sonuclari. Sari renk AKP`nin, diger renkler ise muhalefetin cogunlukta oldugu illeri göstermektedir.
Cok önemli bir gelisme de Erdogan`in Istanbul`da %49,87 oy almis olmasidir. Bu sonucun anlami Istanbul`un en azindan birinci turda Erdogan`a cumhurbaskanligi vizesi vermedigidir. Istanbul`un Anadolu`nun önderi oldugunu, bütün Anadolu biraz gecikme ile de olsa er veya gec Istanbul`u takip edecegini düsünürsek, Erdogan karsitliginin önümüzdeki yillarda Anadolu`nun bütününe yayilacagini var sayabiliriz.
Erdogan`a karsi birlesmis olan 14 parti, aslinda bir anti-Erdogan blogudur. Bu blogun icinde sayisiz celiskiyi barindirdigi, dolayisiyla siyasi acidan bir anlami olmadigini söyleyenler cikabilir. Ama bunu söyleyenler Türkiye`de muhalefetin zaten büyük ölcüde Erdogan-karsitligina indirgendigi gercegini göz ardi etmektedirler. Isterse ideolojik ve sosyolojik acidan bir corba, bir karisim olsun, bu Erdogan karsitliginin Türkiye`deki rejimin gelecegi ile ilgili net bir anlami var. O da sudur: Erdogan, baskanlik ve yari baskanlik sistemini getirmek istiyor. Anti-Erdogan blogu ise buna karsi ve bu karsitlik giderek daha da yayilacak.
Türkiye`de ilk defa sistem sorgulandi: cumhurbaskanligi secimlerinin gizli anlami buydu. Ve sorgulamayi Erdogan kil payi farkla kazanabildi. Üstelik bütün devlet imkânlarini kanunsuz bir sekilde sonuna kadar kullandigi, TRT basta olmak üzere bütün yandas medyayi seferber ettigi halde... Sandiga gitme orani düsük olmasa idi Erdogan ancak ikinci turda kazanabilecekti. Bunun anlami aslinda Erdogan karsitliginin gücünün oraninin %50`lerin cok üzerinde oldugudur. Böyle bir tablo varken baskanlik sistemi kurulamaz.
Dolayisiyla CHP-MHP koalisyonunun, kendisini meydana getiren ögelerin niteliginden bagimsiz olarak sistem tartismasi acisindan bir anlami vardir ve bu anlam, ögeler arasindaki celiski ve farkliliklari ikinci plana itecek kadar baskindir.
Yani su anda CHP`deki ulusalci kanatin öne sürdügü sekilde, CHP, CHP olarak kalmaliydi ve kendi icinden cikan birini öne sürmeliydi, tezi gecersizlesmistir. Cünkü Türkiye`de muhalefet artik demokratik ilkeler, insan haklari, kadin erkek esitligi, yoksulluk ve issizlikle mücadele gibi demokratik talepler etrafinda sekillenmiyor. Muhalefetin ana temasi, her ne pahasina olursa olsun Erdogan`in durdurulmasi, sistemi zorlamasinin önüne gecilmesidir. Bütün diger etkenler daha sonra, yani Erdogan`in defteri dürüldükten sonra gündeme gelecektir. Bu acidan blogun icindeki her cözülme Erdogan`i güclendirecek, blogun birligini güclendiren her adim ise onu zayiflatacaktir.
Peki neden baskanlik sistemine gecmemek Türkiye icin bu kadar önemli. Cünkü Türkiye`deki baskanlik sisteminin, Amerika Birlesik Devletleri`ndeki gibi, diktatörlügü önleyici ara mekanizmalari, büyük bir olasilikla olmayacaktir. Ortaya cikacak olan sistem, az cok farkliliklarla Türkmenistan, Özbekistan veya Kazakistan`daki Nazarbayev rejimleri gibi bir sey olacaktir. Evet, kalkinma hizlanacak, Türkiye büyük bir olasilikla bir türlü kiramadigi %4`lük büyüme zincirini kirarak %5`lere dogru yol alacak. Orasi dogru. Ama bu sonuc, Cin gibi ücretlerin asiri düsürülmesi yoluyla gerceklesebilecektir. Yiginlari bir tas pirinc karsiliginda bütün gün calismaya razi etmek veya onlari buna zorlamak yoluyla. Ücret düsüklügünün toplumsal patlamaya yol acmamasi icin de faizler düsürülerek üretimin artirilmasi ve böylelikle issizlik sorununa care bulunmasi amaclanmaktadir. Yani issizlik azaltilacak, herkesin bir isi olacak, ama bunlar neredeyse bogaz tokluguna calisacaklar. Borsa, para piyasalari her sey olacak. Ama bu piyasalardaki oyuncular büyük ölcüde yabancilar ve onlarin yerli ortaklari olacak. Cünkü halkin elinde borsada yatirim ya da mal piyasasinda tüketim yapacak kadar para olmayacak. Faizler düsecek, ama bu amacla ortaya cikarilan para halkin eline gecmeyecegi icin enflasyon yaratmayacak. Yani Cin modeli.. Baskanlik sisteminin ekonomik anlamda özeti bu aslinda.
Peki bunlar kötü mü? Kalkinmanin bir bedeli yok mu? Kalkindiktan sonra herkes istedigini fazlasiyla almayacak mi? Meseleyi iyi veya kötü karsitliginda ortaya koymamak gerekir. Mesele, Türkiye`de böylesi Cin veya Özbekistan modelinin uygulanmasinin aslinda olanaksiz olusudur. Bati`nin kapisinda yasayan Türkiye, Asya`nin derinliklerindeki ülkelerin moduna giremez. Türkiye gecmiste de, hatta 1923-1950 arasinda da böyle bir moda giremezdi. Türkiye`nin kurulus yillarina bakarsak, Atatürk devrimleri denen teorik birikimin baslangicinin aslinda 1800`lerin basinda kadar giden 100-150 yillik bir sürecin ürünü oldugunu ve bu teorik bütünlüge tamamen bati normlarinin hakim oldugunu görürüz. Bu acidan Türkiye istese bile bir Özbekistan ya da bir Cin olamaz. Gecmiste de olamazdi. Türkiye`nin dönüsümü büyük ölcüde Istanbul`da merkezilesen entelijansiyanin ürettigi teorik malzeme ile gerceklesmistir. Erdogan`in özelligi bunu anlamaktan uzak olmasidir. O köylü nüfustan aldigi oylarin cogunluk teskil etmesinin bir toplumu degistirmek icin yeterli oldugunu düsünüyor ve neredeyse 200 yillik entellektüel birikimi kücümsüyor, köylülügün muhafazakârligina siginiyor. Cünkü bugünkü Kayseri`nin, Gaziantep`in, Yozgat`in Türkiye`ye yön veren entellektüel birikimle zaten hic temasi olmadi. Üstelik o entellektüel birikime tepkiliydiler Simdi de tepkilidirler. Bir Kayseri, Özbekistan modeliyle cok rahat yasar. Ama Türkiye`nin turizme ve Bati`ya acik bati bölgelerinde bu modelin uygulanmasi tek kelimeyle olanaksizdir.
Cünkü Türkiye`de ücretler Banglades seviyesine istense de indirilemez. Düsük ücret konusunda Türkiye bu ülkelerle rekabet edemez. Türkiye bu noktalari coktan gecti. Onun tek ama tek secenegi teknoloji agirlikli ürünler üretmektir. Bu ise demokrasi, entellektüel birikim, cok iyi bir egitim sistemi ve asil önemlisi yeni fikirlere acik bir tartisma ortami ister.
Anti-Erdogan blogu, Erdogan`in Özbekistan-Cin modelinin karsisina; cari acik, issizlik ve disa bagimliliktan kurtulma anlaminda teknolojik icatcilik, yeni fikirler ve markalasma fikirleriyle cikiyor. Yani bir anlamda Almanya-Kore-Japonya modeliyle.
Yani Erdogan karsitligi, sadece bir kisiye duyulan nefrete indirgenemez ve onun aslinda bir ekonomik-sosyolojik temeli vardir. CHP MHP koalisyonu bu nedenle cok akli havada, absürd bir fikir degildir. Cünkü bu ortaklik, aslinda Erbakan hareketinin tirmanisa gectigi 1990`li yillarda billurlasmaya baslayan ve biraz da askerlerin iteklemesiyle 90`larin sonunda iktidara gelen Ecevit-Bahceli ortakliginin devamidir. Model, Ecevit`in iktidari yillarinda cürümüs askeri vesayet rejimiyle arasina gereken cizgiyi cekemedi. 2001 krizi ile noktalandi. Ortaklik simdi tekrar gündeme geliyor ve tekrar iktidara yürüyor. Bu sefer arkasinda eskisi gibi asker destegi yok. Üstelik Kayseri, Yozgat ve Gaziantep`teki milyonlar da aslinda onun karsisinda. Fakat model azinlikta kalmaya mahkum degil. Cünkü cok yakinda ona yeni katilimlar olacak. AKP`den kopan büyük bir parca bu bloga katilacak. Abdullah Gül`den bahsediyorum.
Cünkü bugünlerde cesitli yollarla bizzat Erdogan tarafindan, AKP saflarinda marka yaratmaya ve teknoloji agirlikli ürünlerin üretimine yönelik ekonomik modeli savunan Ali Babacan ve ekibinin ve onun destekleyicisi Abdullah Gül`ün önü kesilmeye calisilmaktadir. Bu gelisme büyük bir olasilikla AKP`den büyük bir parcanin koparak muhalefet saflarina katilmasi sonucunu verecektir. Bu parcanin merkezinde de büyük bir ihtimalle Babacan-Gül ikisili olacaktir. Yani AKP`nin Erdogan ayrildiktan sonra parcalanmasi bir bakima kacinilmazlasmaktadir.
Erdogan`in karsisindaki bu teknoloji agirlikli üretimi savunan model, Türkiye`nin simdiye kadar gösterdigi gelisime, insanlarinin yapisina ve entellektüel birikimine cok daha uygundur. Modelin asil gücü de bu tarihi boyutundan kaynaklanmaktadir aslinda. O nedenle Erdogan sürekli eski Türkiye`ye saldiriyor. Modeli savunanlar hâlâ kendi güclerinin farkinda degil ve yandas medyanin algi operasyonlarinin sonucu olarak umutsuzluga kapiliyorlar, hepsi bu.












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder