8 Şubat 2014 Cumartesi

"Kayikci Kavgasi" bitiyor

AKP Cemaat kavgasinda son dönemece girildi. Genelde politik bir kanundur. Iki ortak arasinda siyasi kavga, ortaklarin her ikisinin birden zarar görecegi bir batma sürecine girildiginde sona erer. Bu biraz da yapisik ikizlerin kavgasina benzer. AKP ile Cemaat ayni toplumsal tabandan güc almaktadirlar. Dolayisiyla taban bu kavga dolayisiyla dagilmaya basladigi an, kavga biter. Barisma gayretleri baslar. Nitekim basladi bile. Bülent Arinc, Cemaat´e kirmizi güller firlatip duruyor. Görünen o ki, biraz agirdan da olsa, Cemaat bu barisma gayretlerine ilgisiz kalmayacaktir.

Barisma gayretleri sonuca ulasir ulasmaz, taban derhal toparlanacak, eskisinden daha da güclü bir sekilde kemiklesecektir, bundan emin olunmalidir. Neden? Cünkü barisma bir takim pazarliklar temelinde gelisecek. Iki taraf da yerini bilecek. Acik veya gizli bir protokol olusacak. Bazi alanlar Cemaat`e, bazilari acikca AKP`ye birakilacak. Devlet aygitlarini kendi aralarinda paylasacaklar ve bundan sonra da, eger cok büyük bir sorun ortaya cikmazsa, birbirlerinin alanlarina fazla girmeyecekler. Yine aralarinda kavga ve celiski olduguna dair söylentileri yalanlayan demecler birbiri ardi sira gelecek. Bu ayan beyan görünen gercekleri yokmus gibi gösterme konusunda her iki taraf da Erbakan`dan cok sey ögrenmistir. Erbakan, "politik asirilik" konusunda gercekten rakipsizdi.

Bu arada ortaya dökülen kirli camasirlar, söylenen yalanlar, kurulan tuzaklar, özel hayata müdahale, dinleme skandallari... Bunlar hic sorun degil. Cünkü bunlarin icyüzünün böyle oldugu Türk kamuoyunda cok önceden biliniyordu. Özü baska, sözü baska sahtekar din adami algisi, Cumhuriyet dönemi boyunca özellikle Atatürkcüler tarafindan toplumda yaratilmaya calisilan bir algiydi. Bu konuda Ugur Dündar`in öncülügünde din adamlarinin özel hayatlarinin gizli gizli videoya cekildigine bile sahit oldu Türkiye. Dolayisiyla dini referans olarak kullananlarin, ahlaken cürümüs oldugu gercegi, Türkiye`de yeni degildir.

Dikkat edilmelidir. Bu gercek biline biline AKP ve ortaklari iktidara geldi. Dolayisiyla "malumun ilani" ile siyasi islam`in sonunun geldigine dair bugünlerde sik sik dile getirilen kanaat, gercekci degil. Siyasette isler böyle bugünden yarina degismez. Siyasette secim, ahlaki kaygilarla degil, menfaat algisiyla kazanilir. Eger secmen, kendi referanslarini kullanan, kendi dilinde konusan bir yapinin, disarida da kabul gördügünü ve cesitli vesilerle kendisine menfaat dagitacagini hissederse o yapiya oyunu verir. Yeter ki o "yapi" oyun planini iyi kursun, menfaati kendilerini destekleyenlere saglayacagina secmeni inandirsin.

Bu nedenle siyasi islamin sonuna gelinmedi. Aksine daha iyi örgütlenmis, kendi icindeki güc ve paylasim meselelerini cözmüs olan siyasi islam, Türkiye siyaset sahnesinde uzun yillar yerini koruyacaga benzer. Hatta sunu da söyleyebiliriz: Türkiye`yi önümüzdeki dönemde cok daha karanlik bir otoriterlesme süreci bekliyor. Nitekim Internet`e müdahale bunun ilk örneklerinden biri. Bunun arkasi gelecektir.

Fakat...

Evet, bu isin bir de "fakat"i var. Iktidarin ve onun ortaklarinin kirli camasirlari, daha önce 1990`li askeri vesayet rejiminin ortaklari asker, medya siyaset üclüsünün basina geldigi gibi, bütün herkesin gözlerinin önüne serildi. Evet ama bu ortaya serilme, daha önce hic Türkiye`de böylesine yaygin bicimde ortaya cikmamis demokrat bir kitlenin önünde meydana geldi. Bu kitle, daha önce hicbir zaman Türk siyaset yasaminda basrolü oynayamamis olan ve simdi bambaska, âdeta moda deyimiyle "post modern" düsünen bir kamuoyudur. Bu kamuoyunun azimsanmayacak, âdeta toplumu temelinden günlerce sarsacak bir güce eristigi asikâr. Iktidarinin otoriterlesmesinin boyutunu artiran da bu. Iktidari reformist olmaktan cikaran da bu. Bu kamuoyu, iktidar zayiflasa da, diger partilerin güclenmesine izin vermiyor. Dolayisiyla iktidarin zayiflamasi, bu kamuoyunu güclendiriyor, muhalefeti degil.

Bu gercekler, bundan sonra yasanacak otoriterlesme süreciyle birlikte, iktidar ortaklarinin daha da marjinellesmesine ve toplumsal tabandan kopmasina yol acacaktir. Ama dikkat edilirse ayni kopma, daha az gözle görünür bicimde olsa da, CHP ve MHP`acisindan da yasanmaktadir. Demokrat kamuoyu bu iki partinin de özgürlükten nasibini almamis partiler oldugunu biliyor. Demokrat kamuoyu CHP`nin icyüzünü cok iyi biliyor. Gezi olaylarina bu nedenle hicbir parti tam anlamiyla sizamadi. Yani aslinda sadece islamcilik akimi degil, bütün bir siyasi yapi bastan asagiya sorgulanmaktadir. Iktidarin zayiflamasinin, diger partileri güclendirmemesinin nedeni budur.

Cünkü daha önceki yazimda da belirttigim gibi Türkiye kendi egitim sistemini ve düsünce üretim sürecini, yani demokratiklesmesini ilerletmeden bundan sonraki ilerleyisine devam edemeyecektir. Türkiye, büyük bir dünya gücü olmanin esiginde olan bir ülkedir. Cari acigini ekonomik fazla`ya dönüstürmek icin gereken her seye sahiptir. Ama kurumlari, kanunlari, kisacasi her seyi, eski Türkiye`nin meydana getirdigi yapilardir. Dolayisiyla bunlar ihtiyaci karsilamiyor. Bati`da Türkiye konusunda ortaya cikan fikir ayriligi tam da bu gercekten kaynaklanmaktadir.

Büyük Orta Dogu projesi, yüzlerine islami maske gecirmis politikacilarin, demokratiklesmeyi hic kendilerine dert etmeden, dini referanslarla toplumu kazanacagi fikri üzerine kuruluydu. Proje, Türkiye`ye uymuyor. Dolayisiyla sonuna gelinen sürec aslinda bu. Islami referanslarin artik ise yaramadigi ve Türkiye`ye hitap edemedigi bir noktadayiz. Ama sadece islami referanslar degil, ayni zamanda simdiye kadar ileri sürülen ve demokratiklesmeyi icermeyen bütün siyasi referanslar eskiyor.

Dolayisiyla bunu gören Bati`nin ilimli islam, büyük orta dogu projesi gibi düsünceleri bir kenara attigi bir ortamda, AKP ve onun ortaklarina Türk siyaset sahnesinde daha az is düsecgini söyleyebiliriz. Ama ayni zamanda "Rabbim, Rabbim" diye ortaya firlayan Mustafa Sarigül türü politikacilara da daha az is düsecek. Türkiye ihtiyac duydugu siyasi yapiyi önümüzdeki 10 yillik dönem icinde mutlaka ortaya cikaracak. Simdiki yapiyla bu yapi arasindaki fark, 1914 ile 1924 arasindaki farklilik kadar büyük olacaga benzer. Ama dönüsüm, büyük bir toplumsal kaosa yol acmadan adim adim gerceklesecek. Cünkü dedigim gibi demokrat kamuoyu artik "post modern".





2 yorum: