Devlet Bahceli, daha seçim biteli birkaç saat bile olmamışken
geceyarısı, siyasi kariyerinin en önemli hatalarından biri sayılabilecek bir
konuşmayla koalisyona kapıyı kapattı.
Aslında çok da haksız sayılmazdı. Erimek ve parçalanmak
üzere olan bir AKP var karşımızda. Her ne kadar %40 oy almışsa da, bu oylar
erimeden arta kalanlar. Yani %49`dan %40`a düşüş söz konusu. Hani, Davutoğlu
diyor ya, Cumhuriyet tarihinde birkaç kez %40 geçilmiştir, o nedenle bu sonuç
başarıdır, diye. Aldırmayın. Çünkü %25`ten 40`a çıkmış değilsin. 49`dan 40`a
inmiş durumdasın. Bir erime var ortalıkta ve başaşağıya gidiş söz konusu. Ve bu
baş aşağıya gidiş o kadar hızlı ki, %20`lere tekabül ediyor. Çok yakında AKP
diye bir şey kalmayacak ortalıkta. MHP bunu biliyor. MHP`nin geçmişte çökmek
üzere olan partilerle yaptığı 2001`de iflas bayrağını çeken acı bir koalisyon
deneyimi var. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali şimdi de AKP`ye
yanaşmakta güçlük çekiyor. Ama daha ilk saatlerde kendini oyunbozan konumuna düşürmek
de gerekmiyordu tabii. Şimdi AKP CHP koalisyonu Erdoğan ve Baykal eliyle kotarılmaya
başlayınca, bu şefer de geri adım atıyor. Koalisyon için şartlar ileri sürüyor.
Güvenilir bir siyasetçi için kabul edilebilir sertlikte zikzaklar değil bunlar.
Ileri sürdüğü şartlar da aslında "şart" değil.
17-25 Aralık dosyalarının açılmasını istiyor. Bunu tartışmak bile gereksiz. Çünkü
her üç muhalefet partisi de bunu istiyor ve meclis açılır açılmaz zaten bu
dosyalar da açılacak. Bu dosyaların açılması için oy vermeyen muhalefet partisi
siyaseten intihar etmiş sayılır. Bu dosyalar açılacak ve 4 bakan yüce divana
sevkedilecek. O halde bunu koalisyon şartı olarak öne sürmek gereksiz olduğu
kadar, gülünç de.
Diğer şart daha da komik. Erdoğan şartı. AKP`den Erdoğan`ı
dizginlemesini istemek "Yağmuru durdurabilir misin" demek gibi bir şey. AKP
Erdoğan`a nasıl söz geçirsin.
Belki dişe dokunur tek şart çözüm süreci ile ilgili olanıdır.
AKP`yi çözüm sürecinden alıkoymak çabasıdır. O zaman AKP Güney Doğu`dan tamamen
silinecek ve buralar HDP`nin eline geçecektir ve koalisyonun Güney Doğu`da
tabanı kalmayacaktır. Sadece o değil. Koalisyon aynı zamanda Türkiye`nin geri
kalan bölgelerinde de kitlesel desteğini kaybedecektir. AKP buna razı olur mu?
Evet. Ama o zaman yolsuzluk dosyaları konusunda MHP`den destek istemek opsiyonu
dogar. Kendimizi AKP yerine koyup şöyle bir düşünelim: hem MHP istedi diye geniş
bir kitlenin (neredeyse %10`lara varacak olan bir dilimdir bu) desteğini daha
kaybedeceksin. Toplumsal taban açısından %20`lere ineceksin. Hem de üyelerinin
önemli bir kısmının yolsuzluk dosyaları nedeniyle aslanların önüne atılmasına
sessiz kalacaksın. Yani hem erime, hem de parçalanma. Çarmıha gerilmek gibi bir
şey. Bu nedenle AKP MHP koalisyonu abesle iştigal anlamına geliyor bugün. Belki
de bu opsiyonun üzerine kocaman bir çarpı işareti koymak en iyisidir. Zaten MHP
iktidar ve icraat değil sadece bir tepki ve direniş partisidir. MHP`nin yeni
modern Türkiye`yi kucaklamak ve yönetmek gibi bir derdi asla yoktur ve aslında
hiçbir zaman da olmamıştır. Proje ve yeni fikir konusunda da MHP en kısır
partidir bunun doğal bir sonucu olarak.
AKP iktidarda kalmak istiyor. Bu nedenle ister istensin
isterse istenmesin, AKP CHP koalisyonu yine de en mümkün olanıdır. Bu aritmetik
bir gerçektir. Bir kere bu koalisyon yolsuzluk dosyalarının acılmasının
yaratacağı deprem etkisi hafifletir. Aslinda bu dosyalar cemaat etkisiyle çok
abartıldı. Sanki Türkiye siyaseti pir-ü paktı da onu AKP kirletti gibi bir algı
yaratıldı. Toplum bu dosyalara daha soğukkanlı bakmayı öğrenmeli. AKP CHP
koalisyonu bu hafifletici etkiyi yapmak ve toplumu makul bir çizgiye çekmek için
mükemmel bir araç.
Davutoğlu`nun Erdoğan`ın koşullandırmasıyla gölgelenmiş olan
bilgeliği ve bilim adamı kimliği, olaylara duygusal değil akılcı yaklaşım
yeteneği bu aşamada devreye girip CHP ile hatta belki de Türkiye`nin en uzun
koalisyon deneyimini başlatabilir. Ayrıca kavga etmeyi ve birbirinin kuyusunu
kazmayı düşünmeyen bir koalisyon Türkiye`nin dış dünyaya karşı, zaten seçimlerle
iyice parlamış olan demokratik performansının, daha da belirginleşmesini sağlar.
Bu da az buz bir şey değildir aslında. Çünkü Türkiye gibi dışarıdan
borçlanmaksızın ekonomisini devam ettiremeyecek durumda olan bir ülke için dış
görünüm hayatî derecede önemlidir.
Ve nihayet başkanlık tartışmaları ve yargı üzerinde
kurulmaya çalışılan baskı ile iyice yıpranmış olan devlet kurumları bu
koalisyon sayesınde rahat bir nefes alır. Çözüm süreci ilerler. Hatta yeni bir
anayasa bile mümkün hale gelir. Ancak bu koalisyon yine de HDP`nin yükselişini
engelleyemeyecektir. Çünkü artan demokrasi ihtiyacı AKP`nin artık daha fazla
iktidarda kalmasını imkânsız kılacak derecede fazladır. HDP`nin tek başına
iktidara gelecek şekilde yükselişi AKP/CHP koalisyonunu yıpratacak ve sonunda
koalisyonun bitmesine neden olacaktır. Çünkü HDP, AKP`den de CHP`den de oy
alabilecek bir partidir ve AKP ile CHP`nin HDP`nin önünü kesmek için ellerinde
neredeyse hiçbir araç yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder