13 Temmuz 2013 Cumartesi

Ilimli Islam Modelinin Gelecegi Var mi?

Misir`daki darbe, Katar`da yönetim degisikligi, Suriye`deki ic savasin yön degistirmesi ve Esad`in kisa zamanda gitmeyeceginin anlasilmasi gibi gelismeler karsisinda bir cok insan hakli olarak Islam âlemine "ilimli Islam" adi altinda sunulan ve Islamî ilkelerin Bati standartlari cercevesinde yorumlanmasini iceren yönetim modelinin, emperyalist ülkeler tarafindan terkedilip terkedilmedigini kendi kendine sormaktadir.

Gercekten, "ilimli islam" modelinin kisa zamanda popülerlik kazanmasi, ülkeleri iyi kötü demokratik gelisim ve ekonomik serpilme sürecine sokmasi, militarizmin terki, Bati ile iliskilerin düzene girmesi, Islam âleminin dünya ekonomik entegrasyonuna katilmasi gibi avantajlar getirdigi âsikâr. Yalnizca bu modelin uygulanmasi degil adinin anilmasi bile Kuzey Irak ile Türkiye arasindaki ekonomik iliskileri inanilmaz boyutlara cikardi. Öyle ki, her gün Kuzey Irak sinirlarindan iceri giren 4.000 adet kamyonun, Türkiye`nin bölgesel bir süper güc olma yolunda hizla ilerlemesine yardimci oldugunu ve ilimli islem modelinden yararlanan Türkiye, Misir gibi ülkelerin dünyanin en büyük ekonomileri olma yolunda birbiriyle yarisacagi bile akla getirilir oldu. 

Bu hizli gelismeler karsisinda "limli islam" modelinin ardarda darbeler almasi türlü olasiliklari akla getirmektedir: Örnegin Islam ülkelerinin kaydettigi olumlu gelismeler o kadar hizla gündeme gelmistir ki, bu hiz, basta Israil olmak üzere Bati`yi ürkütmüs olabilir. Aniden frene basma ihtiyaci duymus olabilirler. Ilimli Islam modelinin kaynak ülkesi olma rolünü oynayan Türkiye`ye dokunmamak üzere, modelin Misir ve Tunus gibi ülkelere ihracini, bu kapsamda erken bulmus olabilirler. Filistin sorunu cözülmeden, bu sorun karsisinda ilimli islam ülkelerinin rolü tam olarak netlesmeden gösterilecek her fazladan gelisme, Filistin sorununda islam ülkeleri tarafinin taviz vermesini geciktirecegi, hattâ dayatmalarda bulunmalari olasigini artiracagi gerekcesiyle simdilik sakincali bulunmus olabilir. 

Yalniz ortada olan bir gercek var. "Arap bahari" denilen, Arap ülkelerinde giderek artan ölcülerde halklarin demokratik isteklerde bulunmalari süreci, sadece Arap ülkelerindeki statükoyu degil, Arap âlemi ile Israil ve Bati arasindaki dengeyi de catirdatiyor. Emperyalist ülkeler bu gelismeye "ilimli islam" modeli ile karsilik verseler de, bu model daha cok islam ülkeleri lehine calisiyor,ama emperyalistlerin istedigi tarzda Israil`in taninmasi ve varliginin güvence altinda alinmasi yönünde gelismiyor. Yani demokratik secimlerle isbasina gelen yönetimler, ekonomik serpilme ile bilrikte daha cok güclenmis bir sekilde, Israil`in karsisina dikilme egilimine giriyorlar. Avrupa ve Bati, buna karsilik geri adim atarak darbeleri destekleme ve demokrasiyi islam âlemine lâyik görmeme tavri gösteriyorlar. Öngörülebilir bir gelecekte, Bati`nin bu tereddüdünün sürecegi anlasiliyor. Bu tereddüdlere Rusya ve Cin`in de katildigi düsünülebilir.

Bu da bizi su sonuca götürüyor: Islam, evet yükseliyor, ama elinde yeteri kadar ekonomik gücü olmadan gerceklesen, daha cok demografik kosullara dayali bir yükselis bu. Bati ise, bu yükselisi "ilimli islam" modeli ile kendine yakin ve dost kilmak istiyor. Ama bu sürecte, destegi arada bir paranoya tarzi duraklamalarla, ölcüp bicmelerle, geri dönmelerle sik sik kesiliyor. Bati`nin Islam`in yükselisine deneme yanilma metodu ile, el yordami ile cevap veren bir tarzi var. Bununla birlikte gösterdigi her tereddüdün, yükselen bu gücle catisma ihtimalini artirdigini ve aslinda zamaninin pek kalmadigini da görüyor. Yani Bati, "ilimli islam" formülünden vazgececek durumda degil. Modelin kisa dönemde gelecegi ne olursa olsun, Türkiye`deki AKP iktidarinin onlar acisindan stratejik önemi ortada ve bu önem zamanla azalmiyor, aksine artiyor. Bu nedenle AKP`ye en azindan iki dönem daha secim kazandirmak icin kollari sivayacaklari da kesin gibi. Bati`nin ne ilimli islam modelinden, ne de AKP`den vazgecme lüksü simdilik bulunmuyor.

Yani AKP iktidarinin yalnizca AKP`den ibaret olmadigini, arkasinda Amerika ve Avrupa`si ile bütün Bati`nin bulundugunu ve AKP`nin üzerine yüründügü her an, aslinda emperyalizmin canina kastedildigini düsünmekte fayda var. Yani bu iktidarin aslinda bir "proje" iktidari oldugunu, paketlenip halka servis edildigini, kömür ve erzak dagitimindan baslayarak her cesit secim taktiginin en ince ayrintisina kadar uygulandigini, "secim" sanayinin onlar icin calistigini, büyük bir propoganda makinesinin ellerinin altinda oldugunu, böyle bir projenin karsisina ayni derecede titizlikle hazirlanmis baska bir "proje" ile cikilmasi gerektigini, Türkiye`deki bu kosullarda yapilacak her iktidar degisiminin, aslinda emperyalistlerle varilacak, ucu Israil`e kadar giden bir "konsensüs" ile gerceklesebilecegini hesaba katmak gerekiyor. Yani bu is sadece "chappuling" ile, tweet atmakla, esprilerle, güle oynaya olacak bir sey degil. Bu is bilimsel metodlarla, CHP benzeri bir parti catisi altinda uzun süre calismayi gerektiriyor. 

Durum böyle de, CHP ile Gezi türü eylemler arasindaki cekingenligin hâlâ devam etmesine ne demeli? CHP`den Gezi türü eylemlere sicak mesajlar gitmekte. Ama hepsi o kadar. Daha cok her iki tarafin da birbirini rahat birakmak ister gibi bir hali var. Görünen o ki, CHP, statükonun partisi olarak, böyle ucu bucagi olmayan bir enerjiyi kapsamaya hazir degil. Hattâ tam tersine bu enerjinin biraz sogumasini bekler gibi bir hali var. Gezi eylemcilerine gelince, ah, onlarin tam olarak ne dedigi bile belli degil. Sonucta Türkiye`nin yakaladigi belki cok önemli bir baska firsat, hatta belki "ilimli islam" modelinin bir ileri asamasi, paketlenip dünyanin önüne konulabilecek bir baska "proje" bu arada güme gitmese bari. Tercihimiz bu ikinci secenegin yasamasi. Cünkü Türkiye gibi yaratici bir ülke, bir gelisme bir degil iki üc proje ile cevap verebilecek güctedir. Zaten bu ilimli islam denilen seyi, aslinda Türkiye yaratmadi mi? Neyse, bu baska bir yazinin konusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder